Bu araştırmada öğretmenlerin okullardaki örgütsel belirsizliğe ilişkin algı düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda betimsel tarama deseni kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Kahramanmaraş merkezindeki Dulkadiroğlu ve Onikişubat ilçelerinde görev yapan 292 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada elde edilen veri, betimsel istatistik yöntemleri, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve bağımsız örneklem t-testi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucuna göre öğretmenlerin örgütsel belirsizliğe karşı algı düzeyleri medeni durum, cinsiyet, mezuniyet, okul türü, mezun olunan fakülte ve okuldaki öğretmen sayısı değişkenine göre incelendiğinde önemli bir farklılığın olmadığı görülmüştür. Yaş ve branş değişkenine göre yapılan incelemelerde ise anlamlı bir farklılığın olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu farklılıklar sınıf öğretmenleri ile ilkokul kademesinde görev yapan öğretmenler lehinedir.

Çalışmanın amacı; Covid-19 salgın döneminde çocuğu olan öğretmen ailelerin uzaktan eğitim sürecinde geçirdikleri deneyimlerin değerlendirilmesini yapmak ve bu sürece dair öğretmen ve kendisi de ebeveyn olan ailelerin görüşlerini belirlemektir. Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgu bilim deseni kullanılmıştır. Araştırmanın katılımcılarını, 2020/2021 eğitim-öğretim yılı Türkiye’de Millî Eğitim Bakanlığı’nda görev yapan dokuz kadın dokuz erkek olmak üzere toplam 18 öğretmen oluşturmaktadır. Öğretmenlerle görüşme yapılarak veriler toplanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, Covid-19 pandemisi döneminde çocuklu öğretmen ailelerin, uzaktan eğitim sürecinde, ebeveyn rolleri, mesleki performansları, aile içi iletişimleri gibi birçok yönden olumlu ve olumsuz etkilendikleri tespit edilmiştir. Elde edilen bu sonuçlardan hareketle öğretmen ve çocuklu ailelerin uzaktan eğitim sürecinde, çocuklarının teknolojiden bir nebze olsun uzak kalmalarını sağlamak amacıyla dışarı çıkma esnekliği sağlanmalı, öğretmenlerin çalışma saatleri açısından okulların inisiyatifinde uygun şartlar oluşturulmalı gibi öneriler sunulmuştur.

Bu çalışmanın amacı, Milli Eğitim Bakanlığının 01.03.2022 tarihinde çıkarttığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliğini (EMY) alanyazın temelinde incelemektir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi tekniği kullanılmıştır. EMY maddeleri alanyazın temelinde doküman analizi ile incelenmiştir. Araştırmanın bulguları sonucunda uyumluluk temasında 4 kategori ve 9 kod; uyumsuzluk teması altında 7 kategori ve 12 kod oluştuğu; yönetmeliğin genel olarak alanyazın ile uyumlu olduğu görülmüştür. Ancak EMY’de denetmenlerin eğitici rollerinin ön plana çıkarılmadığı, daha çok denetmen rollerinde soruşturma algısının ön plana çıkarıldığı, yeterlik sınav konularının, denetmenin soruşturmalarda yararlanacağı yasal metinlerden oluştuğu; denetmenlerin yönetimde insan ilişkileri ve iletişim, eğitim denetimi, denetim felsefesi, güdü kuramları gibi konuların sınavlarda yer almadığı, sözlü sınavın nesnelliği sağlayamadığı; ders denetiminin nasıl yapılacağına dair bir açıklama olmadığı gibi hangi durumlarda klinik denetim, farklılaştırılmış denetim ve sanatsal denetim uygulanması gerektiğinin vurgulanmadığı, ayrıca bunların denetim çeşitleri içerisinde de yer almadığı; denetmen yardımcılığına girişte 35 yaş sınırının getirilmesinin uzman nitelikleri olan öğretmenleri denetim sistemi dışına ittiği, sistem dışından fakülte mezunlarının denetim sisteminin içine girdiği; 120 saatlik bir temel eğitimin yetersiz kalacağı sonuçlarına ulaşılmıştır. Bu sonuçlara uygun yeni bir düzenlemenin yapılması ve rehberlik ve iş başında yetiştirme için farklı, soruşturma işlemleri için farklı bir teftiş grubunun yetiştirilmesi, MEB Teftiş Kurulu Başkanlığınca düşünülmelidir.

Bu çalışma, Sınıf Öğretmenlerinin mesleki motivasyon düzeylerini belirlemek ve demografik değişkenlere göre farklılıklarını belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini, görevini sürdürmekte olan tüm sınıf öğretmenleri oluşturmaktadır. Çalışma evreninden, kolay örnekleme yöntemiyle çalışma grubu belirlenmiş ve 399 öğretmene Google Form aracılığıyla ulaşılmıştır. Veri toplama aracı olarak, Öztürk ve Uzunkol (2013) tarafından geliştirilen “İlkokul Öğretmeni Motivasyon Ölçeği” kullanılmıştır. Beşli likert tipinde olan ölçme aracı “Mesleğe yönelik olumlu tutum ve mesleki başarı”, “Takdir edilme ve mesleki mutluluk”, “Meslekten kaçınma” ve “Mesleği özümseme” olmak üzer dört alt boyuttan oluşmaktadır. Araştırmada elde edilen veriler, SPSS programıyla analiz edilmiştir. Araştırma sonuçlardan, sınıf öğretmenlerinin mesleki motivasyon ortalamalarının, 1.85 ile “düşük” düzeyde olduğu anlaşılmıştır. Ölçme aracının alt boyutlarından, “Mesleğe yönelik olumlu tutum ve mesleki başarı” ortalaması 1.61; “Takdir edilme ve mesleki mutluluk” ortalaması 1.67; “Meslekten kaçınma” ya ilişkin ortalama 2,34 ve “Mesleği özümseme” ortalaması da 2.30 olarak elde edilmiştir. Cinsiyet değişkeni, “mesleğe yönelik olumlu tutum ve mesleki başarı” ile “takdir edilme ve mesleki mutluluk” boyutlarında erkek katılımcılar lehine anlamlı farklılık göstermektedir. Yaş değişkeni sadece “meslekten kaçınma” boyutunda anlamlı farklılık göstermektedir. Eğitim durumu, medeni durum, görev yapılan kurum, çocuk sahipliği ve mesleki kıdem değişkenlerinde istatistiksel olarak anlamlı farklılık gözlemlenmemiştir.

Eğitim, kültürel ve ekonomik olarak ulusların kaderini belirleyen önemli bir faktördür. Bunun farkında olan ülkeler eğitime özen göstererek çağdaşlaşma ve diğer ülkelerle rekabet edebilme yolunda eğitime ciddi bir zaman, emek ve bütçe ayırmaktadır. Dünya ülkeleriyle rekabet edebilmek için diğer ülkelerin 21. yüzyıl becerilerini nasıl geliştirdiklerinin bilinmesi ve onlar karşısında eksiklerin tamamlanması yapılabilecek en akıllı adımlardan biri olarak görünmektedir. Bu bağlamda bu araştırmada eğitim sisteminin başarısı ile bilinen ülkelerden Finlandiya ve Japonya seçilerek eğitim sistemlerinin genel yapısı, eğitim başarıları, ekonomik koşulları, eğitime ayırdıkları bütçe ve eğitimin ülke ekonomisine olan etkisi Türkiye ile karşılaştırılmaktadır. Araştırma, nitel desende ve doküman analizi yöntemi ile gerçekleştirilmiş, belirlenen karşılaştırma parametreleri ve göstergelere ait veriler önemli uluslararası raporlardan derlenerek anlamlı sonuçlar elde edilmesi hedeflenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda, OECD tarafından düzenlenen PISA sınavlarında yüksek başarı gösteren Japonya ve Finlandiya’nın eğitime yüksek finansman kaynağı ayırdıkları, bu yatırımın karşılığını eğitimin ekonomiye çeşitli şekillerde katkı sağlamasıyla geri kazandıkları görülmektedir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre Türkiye’de eğitime yeteri kadar bütçe ayrılmadığı görülmektedir. Türkiye yeni eğitim ve ekonomi politikaları geliştirmeli, ekonomisi ve eğitimi güçlü ülkeleri örnek alarak kendi kendini finanse edebilen bir eğitim sisteminin temelini oluşturması gerekmektedir.

Bu çalışmada, 2022–2023 Eğitim–Öğretim yılı Gaziantep merkez ilçeleri Şehitkamil ve Şahinbey’de kamuya ait ortaokullarda çalışmakta olan öğretmen görüşlerine göre ortaokul yöneticilerinin kullandıkları güç kaynakları saptanması amaçlanmıştır. Nicel bir çalışma olup betimsel tarama modeli ile desenlenmiştir. Belirtilen ilçelerde kamuya ait ortaokullarda görev yapan 516 ortaokul öğretmeninin görüşlerine göre ortaokul yöneticilerinin kullandıkları güç kaynakları tespit edilmiştir. Araştırma, araştırmacı tarafından bireysel olarak yürütülmüş olup, “Okullarda Örgütsel Güç Ölçeği” kullanılarak veriler toplanıp analiz yapılmıştır. Verilerin analizinde, aritmetik ortalama, frekans, yüzde ve standart sapma değerleri bulunarak iki kategorili değişkenlerin analizi için t-Testi kullanılmıştır. ANOVA analizi ise ikiden fazla kategoriye sahip değişkenlerin analizinde kullanılmıştır. Gruplar arası anlamlı farklılığın ortaya çıkarılması adına Post-Hoc (Tukey) testi yapılmıştır. Araştırma sonucunda, öğretmenlerin örgütsel güç kaynaklarından karizmatik, yasal, ödül ve uzmanlık gücü alt boyutlarına yönelik algılarının yüksek; zorlayıcı güç alt boyutuna yönelik ise düşük düzeyde algıya sahip oldukları tespit edilmiştir.